YKS 2024'e Evden Hazırlanın! 7/24 Online Eğitim

Hemen İncele
Türk Dili ve Edebiyatı

Tekke Tasavvuf Edebiyatı Özellikleri Türleri ve Sanatçıları

Tasavvuf Nedir?

Tasavvuf, insanın İslamiyet’in temel kurallarına dayanarak nefsini tanıyıp onu terbiye etmesi, ahlakını güzelleştirmesi, böylece dünyada bulunmasının sırrına vakıf olarak varlığın hakikatine ulaşması anlamına gelir. Tasavvuf düşünürlerine ise mutasavvıf ya da sufi, denir.
Tasavvufun pratikte hedefi insanoğlunu “insan-ı kamil” yani olgun insan derecesine ulaştırmaktır. İnsanı yüceltmek isteyen bir ahlak sistemidir

Tasavvuf inancına göre, evrenin varlık nedeni Allah’ın iradesidir. Allah, kendi kudretinden ve güzelliğinden bir iz göstermek için evreni yaratmıştır. Allah’ın kudret ve sırlarının evrende görünmesine ise “tecelli” denir. Buna göre, insan içindeki yokluk unsurlarının esiri olduğu zaman “insan-ı kamil” mertebesine ulaşamaz. Kamil insan, “ermiş insan”dır. Kendi arzusu ve çabasıyla “benliğini” ilahi aşkta yok eden kişi “fenafillah” (Allah’ta yok olma) derecesine ulaşır. Artık o insan için her şey “bir”dir. Bu vahdet yani birlik, tasavvufta “Vahdet-i vücut” kavramıyla açıklanır. Vahdet-i Vücut, tasavvufun temel felsefesidir.

Bugüne kadar edebiyatçılar tarafından yapılan çalışmalarda dini-tasavvufi nitelikli eserler, “dini-tasavvufi halk edebiyatı”, “dini edebiyat”, “İslami edebiyat”, “tasavvufi edebiyat”, “tekke edebiyatı”, “mistik edebiyat”, “tekke ve tasavvuf edebiyatı” gibi isimlerle anılmıştır.
 

Tasavvuf Edebiyatının Oluşumu

  • Tasavvuf, bir düşünüş ve yaşayış biçimidir. Tasavvuf edebiyatı da onun ilkeleri etrafında şekillenen bir edebiyattır.
  • 12. yüzyılda Ahmet Yesevi’nin Orta Asya’da kurduğu Yesevilik tarikatı ve onun yazdığı hikmetler, tasavvuf edebiyatının başlangıcı sayılır.
  • 13. yüzyıldan itibaren tasavvuf Ahmet Yesevi’nin dervişleri aracılığıyla Anadolu’ya yayılmıştır. Anadolu’da “Babailik, Mevlevilik, Bektaşilik” gibi tarikatlar oluşmuş, bu tarikatlarda yetişen şair veya dervişlerin ibadet veya tören yaptıkları mekan olan “tekke”ler kurulmuştur. Bu nedenle dini-tasavvufi halk edebiyatı, “tekke edebiyatı” olarak da adlandırılır.
  • Tekke şairleri, halkın içinde yaşayan, tekke ve dergahlarda yetişmiş şeyhler veya dervişlerdir. Şiirlerini Allah’ın varlığını ve birliğini, Allah aşkını, dünyanın geçiciliğini, nefsin terbiyesini, doğruluğu, hoşgörülü olmayı, iyilik yapmayı vs. öğretmek amacıyla yazmışlardır.
  • Kadrosunda divan ve saz şairleri de bulunan “tekke-tasavvuf edebiyatı”; divan ve saz şiirini birbirine yaklaştıran, her iki edebiyatın hitap ettiği ayrı ayrı kesimleri birleştiren bir edebiyat köprü­sü görevini üstlenmiştir.

 

Tekke Tasavvuf Edebiyatının Özellikleri

Tasavvuf Edebiyatının özelliklerini maddeler halin şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Ahmet Yesevi’nin 12. yy.da hikmet adını verdiği şiirler, tasavvuf edebiyatının ilk örnekleri kabul edilir. Yani tasavvuf hareketi edebiyatımızda Türkistan’da Ahmet Yesevi ile başlamıştır.
  • Temel kaynağı İslam dini ve tasavvuf inancıdır.
  • Konu olarak Allah aşkı ve tasavvuf ilkeleri işlenmiştir.
  • Dervişler şiirlerinde her türlü bağnazlığa karşı çıkmış, hoşgörüyü ve katıksız Tanrı sevgisini savunmuşlardır. Bağnazlık ve umutsuzlukla halkı korkutmaktansa, onu, umut, sevgi ve seviyle Tanrıya yaklaştırmanın daha doğru olacağı inancıyla şiirlerini yazmış ve söylemişlerdir.
  • Genellikle bu edebiyatın içine giren ürünleri verenler, tarikatlarda yetişmiş şeyh ve dervişlerdir.
  • Şairler, bağlı bulundukları tarikatın inançlarını yaymak için şiiri bir araç olarak kullanmışlardır. Bu yüzden şiirlerde biçimsel yetkinlikten çok tasavvuf düşüncesi ve dinsel değerleri yayma ön planda tutulmuştur. Dolayısıyla didaktik yönü ağır basan bir edebiyattır.
  • Dil, ne saz şairlerininki kadar sadedir ne de divan şairlerininki gibi mecaz yüklüdür. “Halka hitap eden aydın dilidir” diyebiliriz. Yani Halkın anlayacağı bir dil kullanılmakla beraber Arapça ve Farsça sözcüklere yer verilmiştir.
  • Nesir tarzında yazılan eserler olsa da şiir ağırlıklı bir edebiyattır.
  • Çoğunlukla hece ölçüsü olmakla birlikte aruz ölçüsü de kullanılmıştır. Sadece hece veya sadece aruzla yazanları olduğu gibi her iki ölçüyle yazan şairler de olmuştur.
  • Nazım birimi genellikle dörtlüktür ancak beyitlerle yazılan eserler de vardır.
  • Şiirlerde ahenge önem verilmiş, çoğunlukla tam ve cinaslı uyak kullanılmıştır.
  • Hece ölçüsünün 7, 8 ve 11’Ii kalıbıyla yazılan bu ürünler, işledikleri dini konular yönüyle diğer nazım şekillerinden ayrıldığı için “nazım türü” olarak isimlendirilir. Hatırlanacağı üzere “nazım türü”; biçim özelliklerine göre değil, işledikleri konulara göre farklılık gösteren şiirler için kullanılan bir terimdir.
  • Çoğunlukla tekkelerde zikir esnasında belli bir ezgiyle söylenen nazım türleri içinde en yaygın olanı ilahidir.
  • Aşık, maşuk, şarap, saki gibi mazmunlara yer verilmiştir.
  • Divan şiiri geleneğiyle yazan bazı tasavvuf şairleri ise gazel, mesnevi gibi nazım şekillerini kullanmışlardır.
  • İlahi, nefes, hikmet şathiye, devriye, nutuk gibi nazım türleri vardır.
  • Velayetname, menkıbename, vücutname, fütüvetname gibi nesir türleri vardır.
  • Ahmet Yesevi, Yunus Emre, Hacı Bektaş-ı Veli, Hacı Bayram-ı Veli, Kaygusuz Abdal, Eşrefoğlu Rumi, Pir Sultan Abdal, Aziz Mahmut Hüdayi, Niyazi-i Mısri, Erzurumlu İbrahim Hakkı tasavvuf şiirinin önemli temsilcileridir.

NOT
Bu özelliklerin dışında kalan; eserlerini aruz ölçüsüyle ve Divan Edebiyatı diliyle, hatta tamamıyla Arapça-Farsça yazan tasavvufçular da vardır. Örneğin Mevlana Anadolu’da yetişen ilk ve en büyük Türk mutasavvıf olduğu halde eserlerini Farsça yazmıştır. Şeyh Galip, Divan tarzında eser verdiği için Tekke Edebiyatı çerçevesinde düşünülmez, Divan Edebiyatı mensubu sayılır.

 

Tekke Tasavvuf Edebiyatı Nazım Türleri

 
İlahi

  • Allah aşkıyla insan sevgisini bütünleştiren bir şiir türüdür.
  • Allah’ı övmek, ona yalvarmak için yazılan şiirlere denir.
  • Dörtlükle Yazılır.
  • 7’li, 8’li ve 11’li hece kalıbıyla söylenirler.
  • İlahiler daima kendine özgü bir ezgiyle söylenir.
  • Dörtlük sayısı 3 ila 7 arasında değişir.
  • Divan şiirindeki tevhit ve münacatın halk edebiyatındaki karşılığıdır.
  • Genelde şiirin içinde şairin mahlası geçer.
  • En ünlü şairi Yunus Emre’dir.
  • İlahi türü, tarikat çevrelerinde değişik isimlerle anılmaktadır.
    • Mevlevilerde ayin,
    • Bektaşilerde nefes,
    • Alevilerde deme (deyiş),
    • Gülşenilerde tapuğ,
    • Halvetilerde durak,
    • Diğer tarikatlarda hur gibi isimler almıştır.

 
Nefes

  • Bektaşi tarikatından olan tekke ozanlarının tarikatla ilgili görüşler işleyen şiir türüne nefes denir. Ozanlar, nefesleri kutsal bir esinle söylediklerine inanırlar.
  • Nefeslerde genellikle tasavvuftaki Vahdet-i Vucud teorisi anlatılır. Bunun yanı sıra Hz. Muhammed (S.A.V) ve Hz. Ali için övgüler de söylenir.
  • Nefeslerde kalenderane ve alaycı bir üslup dikkati çeker.
  • Hecenin 11’li kalıbıyla yazılabileceği gibi 8’Ii hece kalıbıyla da yazılabilir.
  • Özellikle Pir Sultan Abdal bu tarzdaki şiirleriyle tanınmıştır.

 
Nutuk
Pirlerin ve mürşitlerin tarikata yeni girenlere bilgi vermeye, onları yönlendirmeye ve onlara tarikat adabını öğretmeye yönelik yazılan öğretici (didaktik) şiirlerdir.
 
Devriye

  • Tasavvuf inancına göre evrendeki canlı cansız her şey Allah’tan gelmiştir yine Allah’a dönecektir. Bu felsefeyi yansıtan şiirlere devriye denir.
  • Ruhun, insan doğmadan önce ruhlar aleminde var olması, daha sonra dünyaya inmesi ve en sonunda insan bedenine geçmesi, sonra tekrar
  • Allah’a dönmesi ruhun olgunlaşması için geçirdiği aşamalar olup tasavvufta buna “devir kuramı” denir.
  • Çoğunlukla felsefi bir konuyu işlediği için anlaşılması zordur.
  • 11’li hece ölçüsüyle yazılır.

 
Şathiye

  • İnançlarla alay ediyor izlenimi veren oysa inançları ince noktalarıyla kavratmaya yönelik olan şiirlerdir.
  • Ciddi bir düşünce ya da duyguyu iğneli ve gülmeceli bir dille anlatan şiirlerdir.
  • Tasavvufla ilgili şiirlere “şathiyat-ı sofiyane” denilmiştir.
  • Şathiyeler daha çok Alevi- Bektaşi ozanlarınca söylenmiştir.
  • Tasavvuf şathiyelerinin çoğunda Allah ile teklifsiz, şakacı bir konuşma edası görülür. Ancak bu şiirlerde Allah’a karşı gelme amacı yoktur çünkü tasavvuf anlayışına göre Allah’ın bağışlaması, hoşgörüsü sonsuzdur.

 
Hikmet

  • Başlangıçta Ahmet Yesevi’nin yazdığı şiirlerdir. Daha sonra bu tarzda yazılan bütün şiirlere hikmet adı verilmiştir.
  • Hikmetler İslamiyet’in esaslarını, şeriatın hükümlerini öğretmek; tasavvufun inceliklerini, tarikatın adabını müritlere aktarmak amacıyla kaleme alınmıştır.
  • Ahmet Yesevi’nin hikmetlerini topladığı esere “Divan-ı Hikmet” adı verilmiştir.
  • Hikmetlerin çoğu dörtlük halinde ve hece ölçüsüyle yazılmıştır.

 

Tekke Tasavvuf Edebiyatı Nesir Türleri

 
1. Menakıbname
Menakıp: anlamı övülecek iş, hareket ve meziyetlerdir.
Tekke edebiyatında ise “bir din büyüğünün kerametlerini anlatan küçük hikaye” demektir.
Menakıpname din ve tasavvuf büyüklerinin biyografilerini, kerametlerini anlatan eserlerin adıdır.
Bazı örnekleri nazım biçiminde yazılmıştır.
 
2. Velayetname
Bir tarikat şeyhinin ya da ermiş olduğuna inanılan bir tasavvuf büyüğünün hayatını, kerametlerini konu alan eserlerdir.
Manzum örnekleri de vardır.
Hacı Bektaşi Veli’nin velayetnamesi en ünlü örnektir.
 
3. Fütüvetname
Fütüvet; sözlük anlamı gençlik, yiğitlik, cömertliktir.
Terimsel anlamı, tasavvufun belirlediği insan tipidir.
Bu insan tipinin niteliklerinin anlatıldığı eserlere “fütüvvetname” adı verilir.
Bu türün ilk Türkçe örneği Haliloğlu Yahya Burgazi’nin kaleme aldığı eserdir.
Fütüvvetnamelere göre fütüvvet, “kendini değil halkını düşünmek, halkın derdiyle dertlenmektir.
Yoksuldan nefret duymamak, zengine halini arz etmek, eline geçenle elinden çıkanı bir görmektir.
Fütüvvetnameler, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde esnaf ve sanatkarların bağlı olduğu bir örgüt olan ahiliğin ahlak anlayışını ve uyması gereken kuralları açıklayan bir içtüzük gibidir.
 
4. Vücutname
Tasavvufa göre insanın yaratılış sürecini ve gelişim evrelerini anlatan eserlerdir.
Kaygusuz Abdal’ın “Vücutname”si bu türün önemli örneklerindendir.

 

Tekke Tasavvuf Edebiyatı Sanatçıları / Şairleri

12. yüzyıl

  • Hoca Ahmet Yesevi

13. yüzyıl

  • Yunus Emre
  • Hacı Bektaş-ı Veli

14. yüzyıl

  • Kaygusuz Abdal

15. yüzyıl

  • Hacı Bayram-ı Veli
  • Eşrefoğlu Rumi

16. yüzyıl

  • Pir Sultan Abdal

17. yüzyıl

  • Niyaz-ı Mısrî
  • Sinân-ı Ümmî
  • Hüdâi

18. yüzyıl

  • Sezai

19. yüzyıl

  • Kuddusi
  • Turâbi

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir