YKS 2024'e Evden Hazırlanın! 7/24 Online Eğitim

Hemen İncele
Türk Dili ve Edebiyatı

Halk Edebiyatı Özellikleri Dönemleri ve Sanatçıları

Halk Edebiyatı Nedir?

13. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar Türk edebiyatı, iki koldan gelişimini sürdürmüştür:

  • Halk edebiyatı
  • Divan edebiyatı

Halk edebiyatı Türklerin İslamiyet öncesi dil ve edebiyat geleneğini büyük ölçüde sürdürürken divan edebiyatı daha çok Arapça ile Farsçanın etkisinde ve bu dillerin nazım biçimi ve türlerinde gelişmiştir.

İslamiyet’in kabulünden önce var olan sözlü edebiyat geleneği, Türklerin İslamiyet’i kabulüyle özünü korumak suretiyle bazı değişikliklere uğrayarak varlığını sürdürmüştür. Halkın içinde sözlü olarak ortaya çıkan, çoğunlukla halkın ortak yaşayışını, beğeni ve değerlerini yansıtan, kendine özgü dil ve üslubu olan bu edebiyat geleneğine “halk edebiyatı” adını veriyoruz.

Esas olarak anonim ve sözlü olan halk edebiyatı, zamanla yazanı ve söyleyeni belli olan ürünler de vermiştir. İslamiyet öncesindeki şaman, baksı, kam gibi şairlerin yerini 15. yy’dan itibaren “aşık”lar, destansı şiirlerin yerini “koşma”lar, kopuzun yerini “saz” almaya başlamıştır. Aşıklar (ozan) tarafından ortaya konan bu kişisel verimlerin oluşturduğu edebiyata “aşık edebiyatı” denmiştir.

Ahmet Yesevi’nin 12. yy.da Türkistan’da öncülüğünü yaptığı din ve tasavvuf içerikli edebiyat; 13. yy.dan itibaren Anadolu’da Yunus Emre, Pir Sultan Abdal gibi takipçiler bulmuş böylece “dini tasavvufi halk edebiyatı” (tekke edebiyatı) ortaya çıkmıştır.

Halk edebiyatına ait mani, türkü, ninni gibi yazarı veya ilk söyleyeni bilinmeyen verimlerin oluşturduğu edebiyata ise “anonim halk edebiyatı” adı verilmiştir.

Bugün de bir ölçüde yaşamakta olan Türk halk edebiyatı geleneği, Türklerin Orta Asya edebiyat geleneklerinin İslamiyet ve yeni yaşam şartları içinde meydana gelmiş milli edebiyatlarıdır.
 

Halk Edebiyatının Özellikleri

Halk edebiyatının özelliklerini maddeler halinde şu şekilde sıralayabiliriz:

  • İçerik ve şekil yönünden İslamiyetin kabulünden önceki Türk edebiyatı geleneğiyle benzerlik gösterir. Bu nedenle İslamiyet’ten önceki Türk edebiyatının devamı olarak kabul edilir.
  • Divan edebiyatı gibi yüce, yüksek ve ideal olana yönelik değil, hayatın gerçeklerine yönelik bir edebiyattır.
  • Halk edebiyatı sanatçıları, genellikle düzenli bir eğitim görmeyen, halkın arasından usta çırak yöntemiyle yetişen kişilerdir.
  • Günlük hayatın gerçekleri gözleme dayalı olarak somut bir anlatımla dile getirilir. Divan edebiyatındaki gibi soyut değil, somut unsurlar ön plandadır. Örneğin anlatılan güzeller halkın arasında yaşayan, somut gerçekliği olan güzellerdir. Yani halk şairlerinin söylediği her şey gerçek yaşamın yansımasıdır.
  • Şiir ağırlıklı bir edebiyattır. Nesir (düzyazı) biçiminde verilen eserler şiire oranla çok daha azdır. 17. yüzyılda halk hikayesi ve halk tiyatrosu türlerinde de ürünler verilmeye başlanmıştır.
  • Şiirler genellikle ön hazırlık olmadan doğaçlama olarak söylenir ve sözlü gelenek yoluyla sonraki kuşaklara aktarılır. Şiirlerin çoğu ilk söylendiğinde yazıya geçirilmediği için zamanla bazı değişikliklere uğrayarak günümüze ulaşmıştır.
  • Bazı şiirler söylendikten sonra başkaları tarafından cönk veya mecmua adı verilen şiir defterlerinde toplanmıştır.
  • Şiirlerde; aşk, ayrılık, doğa güzellikleri, kahramanlık, ölüm, zamandan şikayet, toplumsal konular, din ve tasavvuf gibi temalar işlenir.
  • Şiirlerde kullanılan dil, halkın kullandığı, konuştuğu dildir. Bu nedenle sık sık deyimlere ve güzel halk söyleyişlerine yer verilmiştir. Anlatımı ise içten, canlı ve yalındır.
  • Anlatımda kapalılıktan uzak durulmuş ve süslü sanatlı söyleyişten kaçınılmıştır. Anlaşılırlık ön plana çıkarılmıştır.
  • Eserlerde benzetmelere ve söz sanatlarına yer verilmiştir. Daha çok kalıplaşmış benzetmeler (servi boy, hilal kaş, kalem kaş, ay yüz, inci diş, elma yanak vs.) kullanılmıştır.
  • Şiirler, müzikle iç içedir ve belli bir ezgiyle söylenir. Bir kısım şiirler, kopuzun gelişmiş biçimi olan saz/bağlama eşliğinde ozan veya aşık denen kişiler tarafından doğaçlama söylenir. Bu ozanlara saz şairi de denir.
  • Genellikle dörtlük nazım birimi kullanılır. Fakat türkü, mani ve ninnilerde birim değeri dörtten az veya çok da olabilir.
  • Şiirlerde milli ölçümüz olan hece ölçüsü kullanılmış, hecenin 7’li, 8’li ve 11’li kalıpları tercih edilmiştir. Az da olsa aruz ölçüsüyle yazan halk şairleri de vardır.
  • Şiirler genellikle yarım uyaklıdır.
  • Şiirlerin konuya göre özel başlıkları olmaz. şiirler nazım biçimleriyle adlandırılır: koşma, semai vb.

 

Halk Edebiyatının Dönemleri

Halk edebiyatı kendi içerisinde;

  • Anonim Halk Edebiyatı,
  • Aşık Edebiyatı,
  • Tekke-Tasavvuf Edebiyatı olmak üzere üç kola ayrılır.

Halk Edebiyatı Tablosu

Anonim Halk Edebiyatı
Söyleyeni belli olmayan, ağızdan ağza, kulaktan kulağa yayılan, halkın ortak malı olan ürünlerin oluşturduğu edebiyattır.

Özellikleri

  • Dili oldukça yalındır ve halkın konuşma dilidir.
  • Nazım birimi olarak dörtlük kullanılmıştır.
  • Şiirler hece ölçüsüyle yazılmıştır.
  • Aşk, ölüm, hasret, doğa, yiğitlik gibi konular işlenmiştir.
  • Sözlü geleneğe dayandığı için daha çok yarım kafiye kullanılmıştır.

» Detaylı Bilgi İçin: Anonim Halk Edebiyatı

 
Aşık Edebiyatı
Din dışı konuları işleyen, aşık denilen saz şairlerinin ürünleriyle oluşan edebiyat anlayışıdır.

Özellikleri

  • Aşık adı verilen şairlerin oluşturduğu, din etkisi dışında oluşan bir edebiyattır.
  • Aşık edebiyatı, Anadolu’da 16. yüzyıldan sonra gelişmeye başlamıştır.
  • Aşık edebiyatı şiirden ibarettir. Bağlama eşliğinde söyledikleri sözlü, besteli edebiyat türüdür. Gelişme alanları arasında kahvehaneler, asker ocakları, kervansaraylar, bozahaneler, tekkeler, konaklar sayılabilir.
  • Halk aşığı sözünün yerine “halk ozanı” ifadesi de kullanılır. Halk aşıkları hemen her konuda sayısız eserler bırakmışlardır. Bu eserler “cönk” adı verilen defterlerde toplanmıştır.
  • Dil halk Türkçesidir, çok az yabancı sözcük içermektedir.
  • Nazım birimi dörtlük, ölçü hecedir, ancak divan şairlerine özenip aruzla şiir yazanlar da olmuştur.
  • Genellikle yarım uyak tercih edilmiştir. Cinaslı örneklere de rastlanır.
  • Aşıklar şiirlerinin son dörtlüğünde mahlasını söyler.

» Detaylı Bilgi İçin: Aşık Edebiyatı

 
Tekke (Tasavvuf) Edebiyatı
Halk edebiyatının dinsel konularını işleyen koludur. Orta Asya’dan Ahmet Yesevi çizgisinin devamıdır. Bu edebiyatın temeli Allah aşkı ve Vahdet-i Vucud düşüncesidir.

Özellikleri

  • Tasavvufun etkisiyle ortaya çıkmıştır.
  • Asıl olan sanat yapmak değil, dini-tasavvufi düşünceyi yaymaktır.
  • Şairlerin çoğu tarikatlarda yetişmiş şeyh ve dervişlerdir.
  • Tekke şiiri, halk şiirinden de divan şiirinden de nazım şekilleri almıştır.
  • Dili Aşık Edebiyatı’na göre ağır, Divan Edebiyatı’na göre sadedir.
  • Kurucusu Hoca Ahmet Yesevi’dir.
  • Anadolu’da 13. yy’dan itibaren gelişmiştir.
  • Nazım birimi genellikle dörtlüktür.
  • Hem aruz hem hece vezni kullanılmıştır.
  • Şiirlerin çoğu ezgilidir.
  • Allah, insan, felsefe, doğruluk, ibadet gibi konular işlenmiştir.
  • Aşık, maşuk, şarap, saki gibi mazmunlara yer verilmiştir.
  • İlahi, nefes, nutuk, devriye, şathiye, deme gibi nazım şekilleri kullanılmıştır.

» Detaylı Bilgi İçin: Tekke-Tasavvuf Edebiyatı

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir