YKS 2024'e Evden Hazırlanın! 7/24 Online Eğitim

Hemen İncele
Türk Dili ve Edebiyatı

Gezi Yazısının Tarihsel Gelişimi | Türk Edebiyatında Gezi Yazısı

Gezi Yazısı Türünün Tarihi Gelişimi

Bu yazımızda Gezi yazısının Dünya edebiyatı ve Türk edebiyatı açısından tarihi gelişimi hakkında bilgi vereceğiz. Gezi yazısı hakkında daha geniş bilgi için Gezi Yazısı Nedir? adlı yazımızı inceleyebilirsiniz.
 

Dünya Edebiyatında Gezi Yazısı

Gezi türünün uzun bir geçmişi vardır. Bugünkü tanımına ve niteliğine tam uymasa da çok eski çağlarda gezi türünden sayılabilecek örneklerin bulunduğu bilinmektedir. Eski Yunanistan’dan başlayarak günümüze kadar çeşitli ülkelerden birçok gezgin, elçi, şair ve yazar gezip gördükleri yerleri anlatan eserler meydana getirmiştir.

Başka ülkelere yapılan yolculuklarla ilgili ilk gezi yazılarına örnek olarak MS 448’de Hun hükümdarı Attila’ya gönderilen elçilik heyetinde görevli tarihçi Priskosun eseri ile MS 568’de Kilikyalı Zemarkhos’un Göktürkler ülkesinde Bizans İmparatorluğu elçisi iken tuttuğu notları gösterebiliriz.

İranlı şair ve din adamı Nasır Hüsrev‘in hac maksadıyla yaptığı Mekke gezisini ve bu arada Mısır ve Anadolu’nun doğusunda gördüklerini anlatan “Sefernâme” adlı eserini de ilk gezi eserleri arasında sayabiliriz.

Gezi türünün ilk önemli eserlerini verenlerin başında şüphesiz Venedikli ünlü gezgin Marco Polo ile yine ünlü Arap gezgini İbn-i Batuta gelir. Marco Polo, Yakın Doğu ve Orta Asya ülkelerini kapsayan uzun bir yolculuğa çıkmış ve bu yolculuğunda gezip gördüğü yerleri anlatan bir eser yazmıştır. Birçok dile çevrilen bu eser gezi türünün ilk klasik örneklerinden biri sayılır. Arap gezgini İbn-i Batuta da Anadolu, Harezm, Maveraünnehir ve Horasan’ı dolaşarak oralarda yaşayan Türklerin teknik ve toplumsal özelliklerini anlatan bir kitap yazmıştır.

Önceleri daha çok tarihçilerin ilgi gösterdikleri bu eserler, sonradan edebiyatçıların da dikkatini çekmiştir. Ele alınan konular, kullanılan dil, yazarların gözlem ve anlatım özellikleri bakımından gezi yazısı eserleri artık edebiyatın bir kolu olmuş, bir başka deyişle bir yazı türü özelliği kazanmıştır.
 

Türk Edebiyatında Gezi Yazısı

Bugünkü bilgilerimize göre Türkçe yazılan ilk gezi yazısı eseri, tanınmış denizcilerimizden Seydi Ali Reis’in “Mir’atü’l-Memalik” adlı eseridir. Eser Portekizlilere karşı savaşırken Hint Denizi’nde fırtınaya yakalanıp Gücerat’ta karaya çıkan Seydi Ali Reis’in Hindistan, Afganistan, Buhara ve Maveraünnehir yoluyla Edirne’ye dönüşü sırasında başından geçen serüvenleri kapsar.

Ünlü bilginlerimizden Kâtip Çelebi’nin “Cihannüma” adlı eseri de gezi yazılarında rastlanan birtakım özellikleri içermektedir. Kâtip Çelebi, Osmanlı ülkesinin birçok yerini dolaşmış ve eserinde gördüğü bu yerlerle ilgili ayrıntılı bilgiler vermiştir. Yine Piri Reis’in “Kitab-ı Bahriye”si bu tür eserler arasında sayılabilir.

Edebiyatımızda gezi yazısı türünde ilk büyük ve önemli eserin yazarı Evliya Çelebi’dir. “Tarih-i Seyyah” adını taşıyan on ciltlik eserinde Evliya Çelebi, Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde ve dışında gezip gördüğü yerleri anlatır. Bu yerler arasında Bursa, İzmir, Trabzon gibi şehirlerimiz yanında Avusturya, Hicaz, Mısır, Habeşistan ve Dağıstan gibi yabancı ülkeler de bulunmaktadır. Evliya Çelebi’nin eserinden 17. yy. toplumumuzun zengin kültür özelliklerini öğrenmek mümkündür. Anlatımdaki sadelik, içtenlik ve söyleşi havası da eser için ayrı bir üstünlük sayılır.

17. yy.da Hac yolculuklarını anlatan birtakım gezi yazıları ile birlikte Avrupa ve Yakın Doğu ülkelerine gönderilen elçilerimizin yazdıkları sefaretnameleri de birer gezi yazısı sayabiliriz. Bu eserler arasında gezi türünün özelliklerini en belirgin biçimde taşıyanı Yirmisekiz Çelebi Mehmet Efendi’nin “Fransa Sefaretnâmesi”dir. Yazar bu eserinde Lale Devri’nde Fransa’da elçilik yaparken
gördüklerini etkileyici bir üslüpla anlatmıştır.

Edebiyatımızda gezi yazısı türünden yazılara ilginin arttığını daha çok 19. yy.da görüyoruz. Bazı denizcilerimizin, ülke dışındaki Müslümanların eğitilmesi için görevlendirilmiş din adamlarımızın ve gezginlerimizin görevle veya kendi istekleri ile gezip gördükleri yerleri anlatan eserlerini burada anmak gerekir. Bu eserlerde Orta Asya, Uzak Doğu, Afrika, Güney Amerika üzerinde ilginç gözlem
ve izlenimlere dayalı bilgiler sergilenmiş bulunmaktadır.
 

Tanzimat Döneminde Gezi Yazısı

19. yy.ın sonlarında yayımlanan ve gerçek bir gezi yazısı niteliği taşıyan eser Ahmet Mithat Efendi’nin “Avrupa’da Bir Cevelan” adlı kitabı olmuştur. Yazar bu eserinde İstanbul’dan Stockholm’e kadar yaptığı tren yolculuğuna ve dönüşünde uğradığı birçok Avrupa kentine ilişkin gözlem ve izlenimlerini anlatır. Ali Bey’in “Seyahat Jurnali” adlı kitabı da bu yüzyılın önemli gezi yazıları arasında sayılır.

1908’den sonra gezi türünden eserlerin sayısında önemli bir gelişme görülmektedir. Bunda okur sayısının artışı yanında yabancı gezi yazısı kitaplarının Türkçeye çevrilmesinin etkisi büyük olmuştur. Bu dönemin tanınmış şair ve yazarlarından Cenap Şehabettin’in Hicaz yolculuğunu anlatan “Hac Yolunda” Suriye ve Irak’tan söz eden “Afak-ı Irak” ve bir Avrupa gezisinde gördüklerini yansıtan “Avrupa Mektupları” adlı eserlerini Türkçe gezi yazısı türünün başarılı örnekleri arasında gösterebiliriz.
 

Cumhuriyet Döneminde ve Günümüzde Gezi Yazısı

Cumhuriyet Dönemi’nde edebiyatımızda gezi türünde nicelik ve nitelik yönünden büyük bir ilerleme sağlanmıştır. Bu dönemin tanınmış gezi yazısı yazarları arasında önce Falih Rıfkı Atay’ı anmamız gerekir. Atay’ın “Denizaşırı, Taymis Kıyıları, Bizim Akdeniz, Tuna Kıyıları, Hind, Yolcu Defteri, Gezerek Gördüklerim” adlı eserleri ele alınan konular ile gerek gözlem gerekse anlatım ustalığı
bakımından ilginç ve değerli eserlerdir.

Cumhuriyet Dönemi’nde gezi türünde eser veren diğer yazarlar arasında “İstanbul’dan Londra’ya Şileple Yolculuk” ve “Akdenizde Bir Yaz Gezintisi” adlı kitaplarıyla Saik Sabri Duran’ı, “Finlandiya” adlı kitabıyla Şükufe Nihal’i, “Bir Vagon Penceresinden” ve “Ankara-Bükreş” adlı kitaplarıyla Sadri Ertem’i, “Tuna’dan Batıya” ve “Anadolu Notları” adlı iki ciltlik kitabıyla Reşat Nuri Güntekin’i, “Anadolu Manzaraları” adlı kitabıyla Hikmet Birand’ı, “Gezi Günlüğü” ve “Avusturya Günlüğü” adlı kitaplarıyla Burhan Arpad’ı sayabiliriz.

Son yıllarda gezi yazısı edebiyatımızda yeni eserlerle daha da zenginleşmiştir. Yabancı ülkelerle kültürel ilişkilerin artması ve bireysel gezi imkânlarının çoğalması sonucu olarak bu türde eser yazanların sayısında da bir artış görülmektedir.

Günümüz yazarları arasında gezi yazıları ve kitaplarıyla ün yapmış olanlar arasında “Mavi Yolculuk” ve “Mavi Anadolu” isimli eserleriyle Azra Erhat’ı, “Düşsem Yollara Yollara” adlı eseriyle Haldun Taner’i, “Sovyet Rusya, Azerbaycan, Özbekistan, Bulgaristan, Macaristan” adlı eseriyle Melih Cevdet Anday’ı, “Sam Amcanın Evinde ve Bir Garip Ada” adlı eserleriyle Bedii Faik Akın’ı, “Canım Anadolu” adlı eseriyle Bedri Rahmi Eyüboğlu’nu, “Şu Bizim Rumeli” adlı eseriyle Yılmaz Çetiner’i ve “Almanya Beyleri İle Portekiz’in Bahçeleri” adlı eseriyle Nevzat Üstün’ü sayabiliriz.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir