YKS 2024'e Evden Hazırlanın! 7/24 Online Eğitim

Hemen İncele
Türk Dili ve Edebiyatı

Efsane Nedir? Efsanenin Özellikleri ve Oluşumu

Efsane Nedir?

Çok eski çağlardan beri söylenegelen, kaynağı ve ilk söyleyeni belli olmadığı halde yüzyıllar boyunca halkın benimseyerek sonraki kuşaklara aktardığı, genellikle olağanüstü olayları, kişileri ve konuları işleyen kurmaca öykülere efsane denilmektedir. Bu tanım, efsanenin özelliklerini de içinde barındıran kapsamlı bir tanımdır. Tanımdan anlaşıldığı üzere, sözlü edebiyat ürünü olan efsanelerin kaynağı belli değildir ve efsaneler dilden dile aktarılarak bugüne kadar gelmiştir. Efsanelerin en belirgin özelliği, hayal ürünü (kurmaca) olmaları ve olağanüstü (gerçek dışı) konu ve kişileri içermeleridir. Efsanelere Arapça “esatira, Farsça “fesane, efsane”, Yunanca “mitos, mit” adları verilmiştir.

Efsaneler, bir doğa olayını, bir varlığın meydana gelişini, doğa elemanlarından birinde olan bir değişikliği doğaüstü özellikler gösteren kişilerin hayatlarını, halk hafızasında ve hayalinde yaşayan biçimiyle belli bir yere ya da bir olaya bağlayarak, olağanüstü olaylarla süsleyerek anlatır. Efsaneyi “anlatan” ve “dinleyen” açısından değerlendirirsek her ikisinin de anlatılan doğaüstü olaylara
inandığını veya inanmak istediğini söyleyebiliriz. Olay ve kişiler akıl dışı boyutta olsa da insanların metafiziğe ve maneviyata dair algıları, efsanenin etkileyici bir anlatı türü olmasını sağlamaktadır.

Efsane karşılığı olarak “söylence” terimini kullananlar da vardır. Dini nitelikteki efsanelere ise “menkıbe” denir. Efsaneler halkın özlemlerini, dünya görüşünü, hayalinde yarattığı insan tipini diğer edebi türlerden daha keskin bir biçimde ortaya koyar.

Söylencelerde anlatılan olaylar bazen gerçeküstü olabilir; ama çoğunlukla gerçek olaylara ve gerçekten yaşamış kişilere dayanır. Bu öykülerin çoğu kahramanca işler yapmış kişilerle ilgilidir. Eski Yunanlı şair Homeros, İlyada ve Odysseia adlı destanlarında krallara ve kahramanlara ilişkin söylencelerden yararlanmıştır. Kral Arthur ve şövalyeleriyle ilgili birçok öykünün kaynağı söylencelerdir. Gerçek bir kişinin yaşamına dayanan Köroğlu adlı halk öyküsü de çeşitli söylencelere karışmıştır. Söylenceler bir bölge ya da halkın kültüründe önemli yer tutar, bunun yanı sıra mitolojiyle de yakından ilişkilidir.
 

Efsanenin Özellikleri

  • Efsaneler, dilden dile anlatılagelmiş çok eski hikayelerdir ve anonim halk edebiyatı ürünleridir.
  • Efsanelerin konuları bir kişiye, bir olaya ya da bir yere dayandırılır.
  • Efsanelerde anlatılanların bir ölçüde de olsa inandırıcılık özelliği vardır.
  • Efsanelerde çoğunlukla olağanüstülük ağır basar.
  • Efsaneleri inandırıcı kılan en önemli unsur, din ve inançla ilgili algılardır.
  • Efsane, belli bir şekli olmayan, bir üslup ve biçime bağlı kalmayan, konuşma diliyle anlatılan kısa halk anlatısı olup kaynağını genellikle geçmişin derinliklerinden alır.
  • Efsaneler kısa, yalın, ağızdan ağıza yayılan anonim halk anlatımları olup ağızdan ağıza anlatılırken her anlatıcının özelliklerine göre değişikliklere uğrar.
  • Efsaneler genellikle bir inanç ya da totem üzerine kurulur.

 

Efsanelerin Oluşumu

Efsaneler çeşitli kaynaklardan beslenerek oluşan edebî ürünlerdir. Efsanelerin oluşumunu (ortaya çıkışlarını) açıklayabilmek için önce, köklerini araştırmak gerekir. Çünkü efsaneler teşekkül ederken beslendikleri kaynaklara, köklerine göre farklılık arz etmektedirler. Bütün efsaneler aynı şekilde teşekkül etmez. Efsaneleri oluşturan kökleri şöyle sıralayabiliriz:

  • Mitolojik Kaynaklar
  • Tarihi Kaynaklar
  • Dini Kaynaklar
  • Hayali-Fantastik Kaynaklar

Bu köklerin hepsi her efsanede görülmez. Efsanenin çeşidine göre kaynaklardan biri önem kazanır. Örneğin tarihi efsanelerde tarihi kaynaklar, dini efsanelerde dini kaynaklar, yaratılış efsanelerinde mitolojik ve fantastik kaynaklar önem kazanır. Yalnız şunu da belirtmek gerekir ki, bir efsanede birden fazla kaynak bulunabilir. Yani tarihi kaynağın hakim olduğu bir efsanede dini veya hayali kaynaklar da bulunabilir.

Mitolojik Kaynaklar: Efsanelerin oluşumunda etkili olan kaynaklar arasında özellikle mitolojik kaynakların önemi büyüktür. Efsanelerdeki mitolojik kaynakların büyük bir bölümü eski inanç sistemlerinden kaynaklanmaktadır. Bu sistemin içinde tarihte olmuş veya olması muhtemel gerçek olaylar olabileceği gibi, halkın veya anlatıcının muhayyilesinden kaynaklanmış hayali, “uydurma” unsurlar da olabilir. Özellikle gök cisimleri ve tabiat hadiseleriyle ilgili olan efsanelerde bu türden mitolojik kaynakları aramak gerekir.

Tarihi Kaynaklar: Tarihi bir olay insanlar üzerinde önemli ve büyük bir etki ortaya çıkarmışsa bu olaylar zamanla efsaneleşebilir. Bu süreçte tarihi olay zamanla aslından ayrılır. Olayın ilk halinden bazı ögeler kaybolur ve yeni unsurlar olaya dahil edilebilir. Çünkü halk, efsanelerde tarihi olayı görmek istediği şekilde değiştirme eğilimindedir.

Dini Kaynaklar: Dini kahramanların maceralarının halkın hayal gücünün etkisiyle efsaneleşmesi söz konusudur. Efsanelerin etkisiyle insanlar benimsedikleri dine daha bağlı hale gelmişlerdir. Bu anlamda efsanelerin didaktik bir özellik taşıdıkları da söylenebilir.

Hayali – Fantastik Kaynaklar: Bazı efsaneler tamamen hayal ürünü bir özellik gösterir. Özellikle yer adlarıyla ilgili efsaneler bu kaynakla ilgilidir. Halk farklı bir görünüşü olan bir kaya, taş veya tepeyle ilgili tamamen hayal ürünü bir efsane oluşturabilir.
 

Efsanenin Toplumsal İşlevleri

1. Gelenek görenekleri korur: Efsanenin teşekkül ettiği bazı yerlerde, mesela camiler, türbeler ve ziyaret yerlerinde ritüel davranışlara rastlıyoruz. Böyle yerler ziyaret edilirken bazı kurallara mutlaka uyulur. Ziyaret yerlerinin etrafında üç, yedi, bazen kırk kez dönülür ve ziyaretler belli aralıklarla belli günlerde tekrarlanır.

2. Topluma yön verir: Efsaneler insanlara onlara iyi olmayı, nelerin yapılıp nelerin yapılmayacağını telkin eder. Hastaların, zayıfların maddi bakımdan güçsüz olanların korunmalarını telkin ederek insanları iyilik yapmaya teşvik eder.

3. Yer ve yapılara anlam kazandırır: Efsaneler, teşekkül ettikleri yere başka bir gözle bakılmasını sağlarlar. Tarihi gerçeğin dışında halkın gerçek ve kutsal olarak belli bir yer etrafında efsane yaratması, onunla bu gerçeği paylaşması, o yerle birleşmesi anlamına gelir. Böylece insanlar kendilerinden bir parça olarak gördükleri şeye daha çok değer verir, anlamı daha derin olur.

4. Koruyucu ve tedavi edici rolü vardır: Mekanla ilgili efsaneler, hem etrafında teşekkül etmiş oldukları yerleri hem de onlara inananları koruyucu bir özelliğe sahiptir. İçinde olağanüstü ve kutsal bir şahsın yattığına inanılan kabrin yerinin değiştirilmesi hatta onarılması bile mümkün değildir. Kutsal olan bu yerlere el sürülmediği için yüzyıllarca varlıklarını korumuşlardır. Efsanelerin tedavi edici fonksiyonu da vardır. Halk çeşitli hastalıklarına çare olması için manevi değeri yüksek, kutsal kabirleri ziyaret eder ve böylece şifa bulacağına inanır.
 

Türk Edebiyatında Efsane

Efsaneler geçmişte yaşamış bir kişiye, yaşanmış bir olaya dayanır. Ancak, halkın kendi hayalinden kattığı şeylerle bu gerçek yönleri unutulmuş ya da değişikliğe uğramıştır. Ülkemizin hemen hemen her yöresinde efsanelere rastlamak mümkündür. İnsan şekline benzeyen bir kaya parçası, derin bir göl, taşkın bir ırmak, kuytu bir orman, yüksek bir dağ ya da benzerlerinden farklı olan herhangi bir doğal unsur hakkında Anadolu’da çokça efsaneler yayılmıştır.

Örneğin Harput Kalesi’nin yapımı sırasında sular kuruduğu için duvarların harcına keçi ve koyun sütü katıldığı inancı yöre halkınca benimsenmiştir. Hatta bu efsaneye o kadar inanılmıştır ki kaleye “Süt Kalesi” olarak ikinci bir ad verilmiştir. Kalenin yapımında süt kullanıldığına dair hiçbir tarihi belge ya da bilgi yokken efsanenin insan ruhunda yarattığı çarpıcı etki galip geliyor. Anadolu’da buna benzer yüzlerce efsane anlatılmaktadır. Cennet Bursa Efsanesi, Şehitler Kayası Efsanesi, Yılanlı Ada efsanesi, Kız Kalesi efsanesi gibi… Elbette Bursa’nın bir kuruluş tarihi ve o kayanın bir yıkılış nedeni vardır. Fakat halk kendi hayal gücüyle bu olayları efsaneleştirmiştir. Gerçek bir olayın efsaneye dönüşmesinde en çok rolü olan unsur “abartma”dır.

Edebiyatımızda Halide Edip Adıvar, Ömer Seyfettin, Faruk Nafiz Çamlıbel, Ömer Bedrettin Uşaklıgil gibi yazarlar halk efsanelerinden esinlenerek Cennet Dağı, Cehennem Dağı, Ses Duyan Kız, Yalnız Efe, Çoban Çeşmesi ve Sarı Kız Mermerleri eserlerini edebiyatımıza kazandırmışlardır.
 
 
» Efsane Örnekleri

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir