YKS 2024'e Evden Hazırlanın! 7/24 Online Eğitim

Hemen İncele
Edebiyat

Dede Korkut Kitabı Nedir? Dede Korkut Hikayeleri

Dede Korkut Kitabı Nedir?

Dede Korkut Kitabı Nedir? Diye soracak olursak… Dede Korkut Hikayeleri olarak da anılan bu kitap, tarih içerisinde Oğuz Türklerinin Rum, Abaza ve gürcülerle yaptıkları savaşlara ait destani hikayelerdir. Bugünkü bilgilerimize göre, halk arasında şifahi olarak yayılarak 14. yüzyılda son şeklini almış, 15. ve 16. yüzyılda yazıya geçirilmiştir. Türk inanç ve kültür tarihinden birçok temayı barındıran bu hikayelerin yazarı belli değildir. Dede korkut hikayeleri, destan geleneğinden halk öykücülüğüne geçiş dönemi olarak da nitelendirilebilir. Dede Korkut Hikayelerinin tek ve tam nüshası Almanya’da Dresden Kütüphanesi’ndedir.

Dede Korkut Kitabı Özellikleri

  • Dede Korkut; hikayelerin içinde adı geçen yaşlı, bilge, kim olduğu bilinmeyen bir halk ozanıdır.
  • Bu eserde nazım ve nesir bir arada yazılmıştır.
  • 15. yüzyılda yazıya geçirilmiştir.
  • Bir destan niteliği taşır.
  • Bu yapıt destan döneminden halk öyküsüne geçiş dönemini kapsar.
  • Bu yapıt anonim bir özellik taşımaktadır.
  • Konu bakımından, Türk töresi, aşk, yiğitlik gösterisi, kahra­manlık, Türk boyları arasındaki mücadeleler gibi konular işlenmiştir.
  • Bu yapıtın içinde o dönemde yaşamış iyi kişilere methiye kötü kişilere ise eleştiriler yer almaktadır.

 

Dede Korkut Kitabı’ndan Seçmeler Seçmeler

Dirse Han Oğlu Boğaç Han
Toy edilirken Karatağ’a oturtulan ve çocuğu olmayan Dirse Han’ın bir oğlu olur ve Bayındır Han’ın boğasını öldürdüğü için Dede Korkut tarafından “Boğaç Han” olarak adlandırılır, bey olur.
Dirse Han’ın 40 yiğidi, oğlanı babasına kötüler. Babası avda oğlunu oklar. Annesinin sütü ve kırçiçeği oğlanın yarasına derman olur.
Oğlan, kırk yiğit tarafından kaçırılan babasını kurtarır. Dirse Han oğluna taht verir.
Salur Kazan’ın evinin yağmalanması
Salur Kazan bir şölende sarhoş olmuş ve ava çıkmak için diretmiş. Dayısı ve oğlu Uruz Han’ın tüm uyarılarına rağmen, Oğuz beyleriyle ava gitmiş. Evini koruması içinde üç yüz yiğit ve ve oğlu Uruz Hanı bırakmış. Kendisi avda iken, yokluğunu fırsat bile düşmanı Şökli Melik gelmiş, karısı Burla, oğlu Uruz Han ve annesini esir almış. Bu da yetmezmiş gibi başında çobanları olan Salur Kazan’ın on bin koyundan oluşan sürüsünü de yok etmeye çalışmış. Ancak sürünün başında olan akıllı Karaçuk Çoban, koyunları savunurken 2 kardeşi ölmesine karşın buna engel olmuş ve sürüyü korumayı başarmış. Bunlar olurken av sırasında gördüğü kötü rüyadan etkilenip evine dönmüş olan Salur Kazan durumu öğrenmiş ve düşman ellerine gitmiş. On bin koyununu düşmana vermeyen çoban da Salur Kazan’ın karşı çıkmasına karşı kendisiyle gelmiş. Oğuz beyleriyle birlikte düşmanı Şökli Melik’i yenmişler ve yurtlarına dönmüşler.
Kam Püre Bey oğlu Bamsı Beyrek
Bayındır Han yönettiği Oğuzları bir sohbette toplamış. Toplantıya gelen tüm beylerde oğullarıyla gelmiş. Püre Bey ise soyunu devam ettirecek bir oğlu olmadığı için üzülmüş. Oğuz beyleri, Püre Bey için bir oğul, Piçen Bey’e de doğacak oğlana vermesi için bir kız dilermişler. Kam Püre’nin bir oğlu, Biçen Bey’in de bir kızı olmuş, ikisini beşik kertmesi yapmışlar. Kızın adını Banu Çiçek (Banıçiçek) koymuşlar. Doğan erkek çocuk büyüdükten sonra kendisine hediye getiren bezirgânları kafirlerden kurtarmış ve “Bamsı Beyrek” adını almış. Banu Çiçek’le evlenecekleri akşam Banu Çiçek’te önceden gözü olan Bayburt Hisarı Bey’i saldırıp uykudayken Bamsı Beyrek ve otuz dokuz yiğidini esir almış. Bu zaman zarfında aradan on altı yıl geçmiş ve Bamsı Beyrek’in izi bir türlü bulunamamış. Banu Çiçek’in abisi Deli Karçar’a, Yalancı oğlu Yaltacuk’un kanlı bir gömlek getirmiş ve “Bamsı öldü.” demiş. Bunun üzerine Banu Çiçek Yaltacuk’a verilmiş. Düğün gecesi ise Bayburt Hisarı’nın kendisine aşık kızının yardımıyla Bamsı Beyrek kaleden kaçmış. Yaşadığını Banu Çiçek’e bildirmiş. Bamsı, kaçan Yaltacuk’u yakalamış ama af dileyince bırakır. Daha sonra adamlarıyla beraber Bayburt Hisarı’nı zapt etmişler. En sonunda da Bamsı Beyrek ile Banu Çiçek’in evlendiği kırk gün kırk gecelik bir düğün yapılmış.
Kazan Bey oğlu Uruz’un tutsak olması
Kazan Bey, oğlunun henüz bir kan akıtmamış ve baş kesip, isim sahibi olamayışına çok üzülüyormuş. Oğluna yiğitliğini ispatlamamış olduğu için üzüntüsünü belirtmiş. Oğlu da bu duruma çok içerlemiş. Babasından nasıl savaşılacağını ve kan dökmesini kendisine öğretmesini istemiş. Bunun üzerine Kazan Bey oğlunu ava çıkarmış. Bu esnada düşman gelmiş ve Kazan Han savaşmaya başlamış. Oğluna sadece kendisini izlemesini söylemesine rağmen, oğlan babasına fark ettirmeden savaşa katılmış. Çarpışma bitince babası, oğlunu bulamamış. Evde de göremeyince düşmanla savaşılan yere geri dönmüş. Oğlunun kılıcını görünce onun esir düştüğünü anlamış. Düşmanla tek başına savaşa gitmiş. Ama Kazan Bey tek başına olduğu için yenilmiş. Durumu öğrenen Kazan Bey’in hanımı Burla Hatun kırk kızla ve diğer Oğuz beyleriyle düşmanlarına saldırmışlar ve onları yenmişler. Oğuzlar yurtlarına dönüp yedi gün yedi gece yemek yemiş ve oynamışlar. Dede korkut dua etmiş ve hikâye bitmiş.
Duha Koca oğlu Deli Dumrul
Duha Koca oğlu Deli Dumrul, bir kuru çay üzerine köprü yapmış. Geçenden otuz üç akçe, geçmeyenden de döve döve kırk akçe almaya başlamış. Buna sebep olarak da erliğinin ve yiğitliğini öne sürmüş. Bir gün köprünün üstünde bir genç ölmüş. buna sinirlenen Deli Dumrul, Azrail’e meydan okumuş. Bu yiğidin canını alan Azrail’in cesareti varsa gelip kendisiyle savaşmasını istemiş. Bu başkaldırı üzerine Azrail’i Deli Dumrul`un karşısına çıkmış. Fakat Deli Dumrul, Azrail’i bir türlü yakalayamamış ve sonunda pes etmiş, aman dilemiş. Azrail da bir can getirmesi şartıyla canını bağışlarım demiş. Deli Dumrul Annesi ile babasına gitmiş onlara durumu anlatmış. Annesi ve babasına can tatlı gelmiş, onun yerine canlarını vermeyi kabul etmemiş. Artık öleceğine inanan Deli Dumrul, karısıyla helalleşmeye gitmiş. Karısının fedakarlık yapıp kendi canını vermek istemesi üzerine Allah’a “Ya ikimizin canını da birlikte al, ya ikimizi de yaşat.” yalvarmış. Duası kabul olmuş, Allah Deli Dumrul ve karısına yüz kırkar yıl ömür vermiş, Azraile de Deli Dumrul’un annesi ve babasının canını aldırmış.
Aylanu; Türk mitolojisi ve halk inanışında can değiştirme, yani bir başkasının yerine kendi canını verme anlayışının ifadesidir. Aylanı da denilir. Kişinin başkası yerine ölümü kabul etmesidir. Kişinin ne kadar özverili ve erdemli olduğunun ilahi bir kudret tarafından ölçülmesi olarak görülür. Kişinin gerektiği taktirde ailesi ve vatanı uğruna canından vazgeçip geçemeyeceği sınanmasıdır.
Uşun Koca oğlu Segrek
Uşun Koca adında birinin Eğrek ve Segrek adında iki oğlu vardır. Eğrek, bir gün beyleri çiğneyip Kazan Bey’in karşısına gelir, oturur. Ters Uzamış adında bir bey ona baş kesmediğini, kan dökmediğini, aç doyurmadığını, burada ne aradığını sorar. Eğrek, baş kesmenin, kan dökmenin hüner olduğunu öğrenince Kazan Han’dan akın diler. Kazan Han, kabul eder; üç yüz er verip gönderir. Bu akın sırasında esir düşer. Kardeşi Segrek, onu kurtarmaya gider. Kafirler, Eğrek kardeşini tanımadığı için bir tuzak kurmak isterler. Segrek’in bir deli olduğunu, yoldan geçenlerin ekmeğine el uzattığını, bunun üstüne yürürse onu serbest bırakacaklarını söylerler. Eğrek gidince bu kişinin kardeşi olduğunu anlar. Kafirleri yenerler. Yurtlarına dönerler.
Dış Oğuz isyanı ve Beyrek’in ölümü
Kazan Han üç yılda bir İç ve Dış Oğuz beylerini toplarmış. Bu toplantılarda onların helalini alır, nesi var nesi yoksa yağma yaptırırmış. Kazan Han bu toplantılardan birisinde sadece iç oğuzları çağırmış yağma için. Çağrılmayan Dış Oğuz beyleri Aruz’un önderliğinde Kazan’a düşman olmuş. Aruz’dan kızını alan Beyrek’in de kendisine katılmasını yoksa öldürüleceğini söylemişler. Beyrek ise kendisine daha önce iyilik yapan Kazan Han’a bağlı olduğu için kabul etmemiş. Ancak Dış Oğuz beyleri de Beyrek’e kıyamamış. Aruz Bey, Beyrek’in sağ uyluğunu kesmiş. Beyrek öleceğini anladığı zaman Kazan Han’a kanını yerde bırakmamasını vasiyet etmiş. Kazan Bey bunun üzerine İç Oğuz beylerini toplayarak Aruz’un evini yağmalamış, kendisini de öldürmüş. Kazan han daha sonra kendisinden af dileyen Dış Oğuz beylerini affetmiş.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir