YKS 2024'e Evden Hazırlanın! 7/24 Online Eğitim

Hemen İncele
Türk Dili ve Edebiyatı

Günlük Türünün Tarihsel Gelişimi | Türk Edebiyatında Günlük

Günlüğün Tarihi Gelişimi

Bu yazımızda günlük türünün tarihi gelişimi hakkında bilgi vereceğiz. Günlük türünün Dünya edebiyatı ve Türk edebiyatı açısından tarihi gelişimini aktaracağız. Günlük türü hakkında geniş bilgi için Günlük Nedir? adlı yazımızı inceleyebilirsiniz.
 

Dünya Edebiyatında Günlük

Günlük yazın türünün tarihsel gelişimini ve geçirdiği evreleri incelemek istediğimizde bu yazın türü için iki ayrı dönem olduğunu fark ederiz. Bu dönemlerden ilki günlüklerin edebi bir nitelik kazanmasından önceki dönemdir. Tarihte ilk defa Romalılar günlük kullanmıştır. Edebi içerikten yoksun, birtakım kamu kuruluşlarında yapılan işlemlerin unutulmaması amacıyla tutulan ve “commentarii” adıyla anılan bu ilk günlükler, duygusallıktan uzak notların kabaca birleşiminden oluşmaktadır. Tarihte, bu çeşit günlüklerin savaşları ve askeri hareketleri not etmek amacıyla kullanıldığı da görülmüştür. Edebiyat değeri taşımayan bu günlükler şüphesiz tarihçiler için önemli kanıtlardır. Osmanlı teşrifatçılarından Ahmet Ağa’nın, Kara Mustafa Paşa’nın İkinci Viyana Kuşatması’nı günü gününe kaydettiği “Vakâyi-i Beç” adlı eseri ile Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran ve Mısır Seferlerini anlatan “Haydar Çelebi Ruznâmesi” bu dönemdeki olaylara ışık tutmuştur.

Günlükler edebi değer kazanmaya ancak Rönesans sonlarına doğru başlamıştır. 1768-1840 yılları arasında İngiltere kraliçesinin nedimesi ve roman yazarı olan Fanny Burney, saray dedikodularına ve pek çok olaya kendi duygusal izlenimlerini ekleyerek yazdığı günlükle İngiliz edebiyatında önemli bir yere sahip olmuştur.

19. yüzyılın ortalarına doğru, romantizm akımının en yoğun dönemini yaşamasıyla birlikte günlükler, edebi değeri ve içeriği bakımından çoğalmaya, yaygınlaşmaya ve yazarlarının iç dünyasını yoğun duygularla yansıtmaya başlamıştır.
 

Türk Edebiyatında Günlük

Türk edebiyat tarihi düşünüldüğünde, divan edebiyatı döneminde tutulan “ruzname” isimli savaş notları ile Evliya Çelebi’nin “Seyahatname”si tam bir günlük niteliği taşımasa da içerdikleri bazı bölümlerle bu yazın türüne benzemekte ve tarihimizdeki ilk günlük örneklerini oluşturmaktadırlar.

“Evliya Çelebi Seyahatnâmesi”, “Yirmisekiz Çelebi Mehmet Sefâretnâmesi” ya da “Silahdâr Tarihi” gibi kimi eserlerde bazı olayların günlük biçiminde anlatılmasını saymazsak edebiyatımıza Batı’daki anlamıyla günlük Tanzimat’tan sonra girmiştir. Ancak neredeyse romanla yaşıt olan bu türün edebiyatımızda yeterince geliştiğini söylemek zor. Türkçede yayımlanmış ilk günlük, Direktör Ali Bey’in “Seyahat Jurnali” adlı eseridir. Ali Bey’in, eserinin adında jurnal (Fransızca “journal”) sözcüğünü tercih etmesi, günlüğün bize pek çok başka tür gibi Batı kanalıyla geldiğini gösteriyor. Jurnal sözcüğü, Cemil Meriç gibi birkaç istisna dışında, fazla tutunamamış, yerini “günce” ve “günlük” sözcüklerine bırakmıştır. Nurullah Ataç’ın savunduğu “günce”nin de bugün “günlük” kadar yaygın olmadığı söylenebilir. Zaten günceyi savunan Ataç’ın, Fournier’den yaptığı Adsız Köşk çevirisinde günce yerine “ruznâme” ve “hatıra defteri” sözcüklerini kullandığını da unutmamak gerekiyor.

Ali Bey’in “Seyahat Jurnali”nden sonra Batılı anlamıyla aslında ilk edebiyat günlüğü sayılabilecek eser olarak Şair Nigar Hanım’ın günlüğü geliyor. Bu eserin bir kısmı, şairin ölümünden 40 yıl sonra “Hayatımın Hikâyesi” adıyla yayımlanmıştı. Ahmet Refik’in “Kafkas Yollarında” adlı seyahat günlüğünden başka, Sultan Reşad ve Vahdettin dönemlerinde sarayda başmabeyncilik yapan Lütfi Simavi’nin notları da günlük olarak nitelenebilir. Yine günlük sayabileceğimiz İbnülemin Mahmut Kemal İnal’ın defterleri ise yayımlanmamıştır. Atatürk’ün Anafartalar Savaşı sırasında tuttuğu günlükler, ölümünden sekiz yıl sonra Türk Tarih Kurumunca basılmıştır.

Cumhuriyet öncesinin önemli yazarlarından Ömer Seyfettin’in “Ruznâmeler”i de kitap olarak yayımlanmamış günlükler arasında yer alıyor. Ruşen Eşref Ünaydın, Falih Rıfkı gibi Cumhuriyet Dönemi yazarlarının günlüklerinden bazı parçalar kimi kitaplarında yer alsa da, edebiyatımızda hâlâ dolaşımda olan günlükler denince iki isim akla geliyor: Ataç ve Salâh Birsel. Ataç, “Günce”siyle hem bir edebiyat günlüğü ortaya koymuş hem de devrinin edebî eğilimlerine yön vermişti. Salâh Birsel ise “Kuşları Örtünmek, Nezleli Karga, Bay Sessizlik, Aynalar Günlüğü, Yaşlılık Günlüğü” gibi kitaplarıyla çağdaş edebiyatımızın öncü günlükçüsü oldu.

Onun kuşaktaşları sayılabilecek Nuri Pakdil ve Orhan Burian’ın günlükleri de bu iki edebiyat adamını tanımak için eşsiz metinlerdir. Cumhuriyet’ten bugüne doğru günlük yazarlarının beklendiğince çoğalmadığı görülüyor. Şairlerin değil de daha çok düzyazıyla uğraşanların Türk edebiyatında günlük tutmuş olduğunu saptamak mümkün. Bir öykücü olan Tomris Uyar’ın “Gündökümleri” adıyla yayımlanan günlükleri, hem niteliği hem niceliği düşünülünce Türkçenin sayılı günlüklerinden biri olarak adlandırılmayı hak ediyor. Cemil Meriç’in iki cilt halinde yayımlanan “Jurnal”i ise sadece Türkçede değil, dünya edebiyatında benzerine zor rastlanacak bir yapıt. Romancılardan ilk akla gelen günlük Oğuz Atay’ın “Günlük”üdür. Atay’ın hastalığı sürecinde kaleme aldığı bu günlük daha çok kendi yapıtları üzerinden şekilleniyor. Şairlerden ise akla gelen, elbette, Cemal Süreya’nın “Günler”i; tıpkı şiirleri gibi, dönüp dönüp okunacak bir kitaptır. Cahit Zarifoğlu’nun “Yaşamak” adlı, “Ne çok acı var.” cümlesiyle başlayan günlüğü de Türkçenin benzersiz yapıtlarından biri olarak kalacaktır. İlhan Berk’in günlüğü “El Yazılarına Vuruyor Güneş” ise şairin unutulmaz düzyazı kitapları arasında yer alıyor.

Türk edebiyatındaki en seçkin günlüklerin başında Oğuz Atay’ın “Günlük”ü ile Cemal Süreya’nın “Günler” adlı eseri gelmektedir. Bunlar dışında edebiyatımızda kitap olarak basılan en önemli günlükler ve yazarları şunlardır:

  • Nurullah Ataç: Günce, Uçuş Günlüğü, Gazi Günlüğü, Avusturya Günlüğü
  • Adalet Ağaoğlu: Damla Damla Günler
  • Salah Birsel: Günlük , Kuşları Örtünmek, Nezleli Karga, Bay Sessizlik, Aynalar Günlüğü
  • Hilmi Yavuz: Geçmiş Yaz Defterleri
  • Oktay Akbal: Yeryüzü Korkusu, Geçmişin Kuşları, Anılarda Görmek
  • Küçük İskender: Cangüncem
  • Refik Ahmet Altınay: Kafkas Yollarında
  • Falih Rıfkı Atay: Yolculuk Defteri
  • Tomris Uyar: Gündökümü, Sesler, Yüzler, Sokaklar, Günlerin Tortusu

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir