YKS 2024'e Evden Hazırlanın! 7/24 Online Eğitim

Hemen İncele
Türk Dili ve Edebiyatı

Şiir Bilgisi Konu Anlatımı

Şiir Bilgisi

Duygu, düşünce, hayal ve izlenimlerin ses ahengi içerisinde, dizeler halinde anlatılmasına şiir denir.

Bu yazımızda bir şiirde yer alan bilgileri bir dizi başlıklar halinde açıklayacağız.
 

Şiirde Anlam

Tema
Her şiirin bize anlatmak istediği bir duygu, aktarmak istediği bir ileti vardır. Bir şiirde kafiye, nazım birimi, nazım türü, söz sanatları gibi unsurlar arasında anlamsal ve yapısal bağlantının kurulması sonucu ortaya çıkan düşünce veya iletiye tema denir. Tema, şiirin özünü oluşturur ve çoğunlukla bir duyguya ya da soyut bir kavrama işaret eder.

Şiirimizde kullanılan en yaygın temalar şunlardır: aşk, yalnızlık, ayrılık, vatan sevgisi, bayrak sevgisi, özlem, doğa, baharın gelişi, mutluluk, hüzün, arkadaşlık, geçim sıkıntısı, gurbet, ölüm vb.

Örnek
Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda yalnız iki yoldaş uyanık:
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.

Bu şiirin teması “yalnızlık”tır.

Örnek
Mavi yaz akşamları, patikalarda, dalgın,
Gideceğim, sürüne sürüne buğdaylara.
Ayaklarımda ıslaklığı küçük otların;
Yıkasın, bırakacağım başımı rüzgara.

Bu şiirin teması “doğa sevgisi”dir.

Nazım Birimi

Şiiri oluşturan mısra kümelerine nazım birimi denir. Mısra, beyit, dörtlük, bent gibi yapı birliklerinin her biri birer nazım birimidir.

Mısra (Dize)
Ölçülü ve anlamlı, bir satırlık nazım birimidir. Dize, şiir türü metinlerin en küçük nazım birimidir.
 
Beyit (İkilik)
Aynı ölçüde olan, anlamca bir bütünlük oluşturan ve iki dizeden oluşan nazım birimidir. Beyit birimi
divan şiiri nazım şekillerinde (gazel, kaside, mesnevi vb.) kullanılır.

Örnek
Süzme çeşmün gelmesün müjgân müjgân üstüne
Vurma zahm-ı sîneme peykân peykân üstüne

Dilde gam var şimdilik lutf eyle gelme ey sürûr
Olamaz bir hânede mihmân mihmân üstüne

Dörtlük
Dört mısralık nazım birimidir. İslam öncesi Türk şiirinde, halk şiirinde ve günümüz şiirinde sıkça
kullanılan bir nazım birimidir.

Örnek
Seyyah oldum şu âlemi gezerim
Bir dost bulamadım gün akşam oldu
Kendi efkârımla okur yazarım
Bir dost bulamadım gün akşam oldu

Bent
Bir şiir terimi olarak bent, birbirine ölçü ve uyakla bağlanmış ikiden fazla dizeden oluşan mısralar
topluluğudur.

Örnek
Gül hazin, sümbül perişan, bağzarın şevki yok
Derd-nâk olmuş hezâr-ı nağmekârın şevki yok
Ah eder, inler nesim-i bîkararın şevki yok 1. Bent
Başka bir haletle çağlar, cûybârın şevki yok
Geldi amma neyleyim, sensiz baharın şevki yok

Farkı yoktur giryeden rûy-ı çemenden jâlenin
Hûn-ı hasretle dolar câm-ı safâsı lâlenin
Meh bile zücretle âğûşunda ağlar hâlenin 2. Bent
Gönlüme tesîri olmaz âteş-i seyyâlenin
Geldi amma neyleyim, sensiz baharın şevki yok

Yukarıdaki şiir 5 dizelik 2 bentten oluşmaktadır.

Nazım Biçimi

Nazım biçimi şiirin dış yapısıdır. Nazımda dizelerin kümelenişi, ölçüsü ve uyak düzenine göre aldığı biçimidir. Türk şiirinde kullanılan nazım biçimleri şöyle kümelenebilir:

Halk Şiiri
a. Anonim Halk Şiiri: Mâni, türkü
b. Aşık Tarzı Halk Şiiri: Koşma, semai, varsağı, destan
 
Divan şiiri
a. Beyitlerle Kurulanlar: Gazel, kaside, mesnevi, kıt’a, müstezat
b. Bentlerle Kurulanlar: Tuyuğ, rubai, murabba, şarkı, muhammes, tekibibent, terciibent
 
Batı Etkisindeki Türk Şiiri
Sone, terzarima, triyole, balat, serbest nazım
 

Şiirde Söyleyici (Anlatıcı)

Öykü ve roman türlerinde olduğu gibi şiir türünde de bir anlatıcı vardır. Diğer türler için kullanılan “anlatıcı” yerine şiirde “söyleyici” ifadesini kullanmak daha doğru olur.

Her şiirin bir söyleyicisi vardır. Bu söyleyici, şairin kendisi değildir. Söyleyici, yalnızca o şiir için oluşturulmuş kişidir. Görevi ve varlığı, o şiir metnini söylemekten ibarettir. Doğal olarak söyleyicinin şiirdeki “ses tonu”, şiirde ifade edilmek istenen gerçekliğe olan mesafesi, takındığı söyleyiş tutumu şiirin ahengini doğrudan etkiler. Örneğin; aşk temasını ele alan bir şair, aşık olmuş ve yüreği aşkın heyecanıyla çarpan bir söyleyici aracılığıyla duyguları kelimelere döker, bu duygulara uygun bir söyleyiş ortaya koyar. Kahramanlık temasını ele alacaksa vatan aşkıyla yanıp tutuşan, cesur ve korkusuz bir söyleyici seçerek yine temaya uygun bir söyleyişle onu konuşturur.

Şiirin vermek istediği duygu, söyleyicinin tavrıyla daha belirgin ve anlaşılır hale gelir. Bir şair birçok temayı kullanabilir, her şiirinde farklı bir duyguyu öne çıkarabilir. Bu, şairin her tema için ayrı bir söyleyici belirlemesi gerektiği anlamına gelir. Bu yüzden, okuduğumuz her şiiri başka bir kişinin sesinden dinliyoruz hissine kapılırız. Aynı şairin bir şiirde çok duygusal, duyarlı; başka bir şiirde umursamaz veya acımasız bir karakter özelliği ortaya koyması, her şiir için farklı bir söyleyici oluşturmasıyla ilgilidir. Bu söyleyici, hayal ürünü bir kişidir ve tek görevi, şiirdeki duygu ve düşünceleri okuyucuya iletmektir.

Mahlas
Mahlas bir edebiyat terimi olarak “şairlerin şiirlerinde kullandıkları takma ad” şeklinde tanımlanabilir. Divan şairleri çoğunlukla asıl isimlerinin yerine “mahlas” denilen takma adlarını kullanmışlardır. Türk edebiyatında şairler çoğunlukla tek mahlas kullanmışlardır. Var olan mahlasını değiştiren veya birkaç farklı mahlas kullanan şairler de vardır.

Örnek
Ey Fuzûli ışk men’in kılma nâsihden kabûl
Akl tedbirîdür ol sanma ki bir bünyâdı var

Şiirde Fuzûli mahlası kullanılmıştır. Fuzûli takma adını kullanan şairin asıl adı Mehmet’tir.

Örnek
Avniyâ kılma gümân kim sana râm ola nigâr
Sen Sitanbul şahısın ol Kalatanun şâhıdur

Şiir Fatih Sultan Mehmet’e aittir. Fatih Sultan Mehmet şiirde adını kullanmayıp “Avni” mahlasını kullanmıştır.

Tapşırma
Halk şiirinde de mahlas kullanılır. Aşıkların şiirlerinde mahlas kullanmalarına tapşırma denir.

Örnek
Karac’oğlan der ki derdim pek beter
Bahçede bülbüller şakıyıp öter
Anayı atayı dün aldın yeter
Var git ölüm bir zaman gene geli

Şiirde ozan, “Karacaoğlan (Karac’oğlan)” takma adını kullanmıştır.

Ölçü (Vezin)

Nazımda ahenk meydana getirmek amacıyla mısralardaki hece sayılarının ya da ses değerlerinin birbirine eşitlenmesine ölçü denir. Üçe ayrılır:

a.Hece Ölçüsü
Türk şiirinin doğal şiir ölçüsüdür. Hece ölçüsü, mısralardaki hecelerin sayı bakımından birbirine eşit olmasıdır. İlk mısradaki hece sayısı ile diğer mısralardaki hece sayısı aynı olmalıdır. Hece ölçüsüyle yazılan şiirlerde bir mısrada, vurgu gayesiyle bir ya da iki kez durulur. Bu yerlere durak denir. Mesela 11’li hece vezninde duraklar “4+4+3=11” veya “6+5= 11” olabilir. Duraklar oluşturulurken sözcük bölünmez.

Hece ölçüsü genellikle İslamiyet öncesi Türk şiirinde ve halk şiirinde kullanılmıştır. Halk şiirine ait ürünlerin tamamına yakını hece ölçüsüyle yazılmıştır. Türk şiirinde 5’li hece ölçüsünden 20’li hece ölçüsüne kadar birçok ölçü kullanılmıştır. Ancak en yaygın biçimde kullanılan ölçüler 7’li, 8’li ve 11’li hece ölçüleridir.

Örnek
Ben yürürüm yana yana
Aşk boyadı beni kana
Ne âkilem ne divane
Gel gör beni aşk neyledi
(Yunus Emre)

Ölçüsü: 8’li hece ölçüsü
Durak: 4+4

b.Aruz Ölçüsü
Arap edebiyatından şiirimize geçen bir ölçüdür. Mısralardaki ses değerlerinin birbirine eşit olmasına dayanan bir ölçüdür. Ses değerlerini eşitleme işleminde kısa (açık) ve uzun (kapalı) heceler hareket noktası olarak kabul edilir. Mısralardaki hecelerin ses değerleri simetrik olarak birbirine eşitlenir. Divan şiirinde tüm nazım şekilleri aruz ölçüsüyle yazılmıştır.

Açık Hece

  • a, e, ı, i, o, ö, u, ü” sesli harflerinden biriyle biten hecelerdir. (bu-ra-yı, sa-ba-ha, ge-ce-yi)
  • Ünlülerin üstünde uzatma işareti bulunmaz.
  • Tek ünlüden oluşan heceler de açık hecedir. (e-li-mi-ze, ö-lüm-süz, a-şık-lar)
  • Açık heceler nokta işareti ya da “v” sembolü ile gösterilir.

Kapalı Hece

  • Sonunda ünsüz ya da uzun ünlü bulunan hecelerdir. (ak-şam-dan, i-la-hi, Mec-nu-na)
  • Kapalı heceler uzun çizgi (–) işaretiyle gösterilir. ( ih-ti-yâ-cı-ma / – v – v v)
  • Aruz ölçüsünün kurallarına göre dize sonlarındaki bütün heceler (açık da olsa) kapalı hece sayılır.
  • Aruz ölçüsünde, hece sayıları farklı birçok kalıp kullanılır. Türk şiirinde en çok kullanılan aruz kalıpları şunlardır: 2 heceliler, 3 heceliler, 4 heceliler

c.Serbest Ölçü
Mısraların sıralanmasında hiçbir ölçüyü kullanmayan şekildir. Hiçbir kurala bağlı değildir. Serbest vezin cumhuriyet sonrası şiirimizde, özellikle de Garip hareketleriyle birlikte çok sık kullanılır olmuştur.
 

Redif

Dize sonlarında yazılışları, görevleri ve anlamları aynı olan ek, sözcük ya da sözcük gruplarına redif denir.

Eklerle Kurulan Redifler
Aynı görevdeki eklerin dize sonunda tekrarlanmasıyla kurulan rediflerdir.

Örnek
Aramızı kesti dumanlı dlar
Tepesinden aşan yollar yücedir
Artıyor efkârım yine bu çlar
Bilmiyorum nazlı yârim nicedir
(Âşık Veysel)

Sözcüklerle Kurulan Redifler
Dize sonlarında aynı sözcük veya sözcük gruplarının tekrar edilmesidir.

Örnek
Bir vakte erdi ki bizim günümüz
Yiğit belli değil mert belli değil
Herkes yarasına deva arıyor
Deva belli değil dert belli değil

Kafiye (Uyak)

Dizelerin sonundaki yazılışları ve okunuşları aynı, anlamları ve görevleri farklı kelimelerin, eklerin oluşturduğu ses benzerliğine kafiye (uyak) denir.

Örnek
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol

Bu dizelerdeki “yol” ve “kol” sözcüklerinde “-ol” sesleri benzerdir. Dize sonundaki bu iki ses benzerliği kafiyeyi oluşturmuştur.

Yarım Kafiye
Dize sonlarında bulunan sözcüklerdeki tek ses benzerliğine yarım uyak denir.

Örnek
Ve deniz aynı deniz
O gülüşten eser yok yalnız

Yukarıdaki dizelerde bulunan “deniz” ve “yalnız” sözcüklerindeki ortak ses “-z” dir.

Örnek
Bu çektiğim kimler çeker
Gözlerim kanlı yaş döker

Yukarıdaki dizelerde bulunan “çeker” ve “döker” sözcüklerinin sonundaki “-er” sesleri iki sözcükte de aynı görev ve anlamda kullanıldıkları için “redif” tir. “-er” sesi dışında ortak olan “-k” sesi ise “yarım uyak”tır.

Tam Kafiye
Dize sonlarında bulunan sözcüklerdeki iki ses benzerliğine tam uyak denir.

Örnek
Söğüt giz fısıldar sayıklar meşe
Ayık düş görür her bucak, her köşe

Yukarıdaki dizelerde “meşe” ve “köşe” sözcüklerinde iki ses benzerliği vardır: “-şe”. Bu iki ses benzerliği tam kafiyeyi oluşturmuştur.

Zengin Kafiye
Dize sonlarında bulunan sözcüklerdeki üç veya daha fazla ses benzerliğine zengin uyak denir.

Örnek
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak

Yukarıdaki dizelerde bulunan “sancak” ve “ocak” sözcüklerinde “-cak” sesleri zengin kafiyeyi oluşturmuştur.

Tunç Kafiye
Dize sonundaki bir sözcüğün tüm seslerinin başka bir dize sonunda bulunan bir sözcük içinde yer almasıdır. Tunç kafiye en az üç sesten oluşur ve aynı zamanda zengin kafiye olarak kabul edilir.

Örnek
Dalgın duyuyor rüzgarın ahengini dal dal
Baktım, süzülüp geçti açıktan iki sandal

Örnek
Tara da zülfünü gerdana bırak
Görüşmek isterim yollarım ırak

Cinaslı Kafiye
Dize sonlarında yazılışları aynı, anlamları farklı olan sözcükler cinaslı uyak oluşturur.

Örnek
Niçin kondun a bülbül
Kapımdaki asmaya
Ben yarimden vazgeçmem
Götürseler asmaya

Yukarıdaki dizelerde “asmaya” sözcüklerinin yazılışları aynı, anlamları farklıdır. İlk sözcük üzüm ağacı olan “asma”dır. Diğer sözcük, “idam etmek” anlamındaki “asmak” eylemidir.

Kafiye Şeması (Uyak Düzeni)

Kafiye düzeni şiirin biçimsel bir özelliğidir. Kafiye düzeni (örgüsü), dizelerin sonlarına bakılarak çıkarılır. Kafiye örgüsünün, mısraların son seslerindeki düzene göre çeşitleri vardır:

1. Düz Kafiye
Düz uyağın üç çeşit şeması vardır:

→ Bir dörtlükte bütün dizeler uyaklı olabilir. (aaaa)

Örnek
Ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım (a)
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım (a)
Kükremiş sel gibiyim bendimi çiğner aşarım (a)
Yırtarım dağları enginlere sığmam taşarım (a)

→ İlk üç dize uyaklı olabilir. (aaab)

Örnek
Bir koyun yavrusuyla dağda meler (a)
Bir bayırdan dahi iner sürüler (a)
Bir kadın testisiyle suya gider (a)
Erkeği baltasıyla ormana (b)

→ Birinci dizeyle ikinci, üçüncü dizeyle dördüncü dize uyaklı olabilir. (aabb)

Örnek
Ayaklar, çeşit çeşit kunduralar içinde (a)
Ayaklar, yarı çıplak, paçavralar içinde (a)
Ayaklar, odalarda, bir çift yavru güvercin (b)
Tutup avuca almak, okşayıp öpmek için (b)

2. Çapraz Kafiye
Dörtlüğün birinci ve üçüncü dizeleri ile ikinci ve dördüncü dizelerinin kendi aralarında kafiyelenmesine çapraz uyak denir. (abab)

Örnek
Bir garip rüya rengiyle (a)
Uyumuş gibi her şekil (b)
Rüzgârda uçan tüy bile (a)
Benim kadar hafif değil (b)

3. Sarma Kafiye
Dörtlüğün birinci ve dördüncü dizeleri ile ikinci ve üçüncü dizelerinin kendi arasında kafiyeli olmasına sarma kafiye denir.

Örnek
Her şey yerli yerinde havuz başında servi (a)
Bir dolap gıcırdıyor uzaklarda durmadan (b)
Eşya aksetmiş gibi tılsımlı bir uykudan (b)
Sarmaşıklar ve böcek sesleri sarmış evi (a)

Aliterasyon

Bir şiirde ünsüz seslerden birinin ya da birkaçının belirgin bir şekilde sık kullanılması sanatıdır. Aliterasyon bir ses sanatıdır ve şiire ses ahengini kazandırır.

Örnek
Dest bûsi arzûsiyle ölürsem dostlar
Kûze eylen toprağım sunun anınla yâre su

Sev seni seveni hâk ile yeksân ise
Sevme seni sevmeyeni Mısır’a sultân ise

Bu şiirlerde “s” aliterasyonu vardır.

Örnek
Eylülde melûl oldu gönül soldu da lâle
Bir kâküle meyletti gönül geldi bu hâle
Gelmez bu elem neyleyelim fazla suale
Bir haile ömrüm ki alınmaz kale

Bu şiirde “l” aliterasyonu vardır.

Asonans

Bir şiirde ünlü seslerden birinin ya da birkaçının belirgin olarak sıkça kullanılmasıdır. Asonans da aliterasyon gibi sese dayalı bir sanattır.

Örnek
Gül dedim gülmedi, gül derde düştü.
Giderken görmedim, gül nerde düştü,
Güzelden güzele gezerken gönül,
Girdiğim gülşende güller de düştü.

Bu şiirde “ü” ve “e” asonansı vardır.

Örnek
Mânânın meclisinde maddeyi, meyi
Dervişin dergâhında döv divâneyi
Serseri serpuşundan sor serhâneyi
Neyzen sen, nefes sen, neylersin neyi
Neyzensen nefessen neylersin neyi

Bu şiirde “i” ve “e” asonansı vardır.

 
» Şiir Türleri
» Şiir Nedir?

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir