YKS 2024'e Evden Hazırlanın! 7/24 Online Eğitim

Hemen İncele
Türk Dili ve Edebiyatı

Bilimsel Metinler Nelerdir | Bilimsel Metinlerin Özellikleri

Bilimsel Metin Nedir?

Bilimsel araştırmalarda elde edilen bulguları, bilimsel bir buluşu ve araştırmaların sonuçlarını ortaya koymaya yarayan nesnel, kısa ve özlü yazılardır. Başlık, özet, giriş, asıl metin ve sonuç bölümlerinden oluşur. Araştırılan problemin niteliği ve kapsamı makalenin “giriş” bölümünde dile getirilir. Bilimsel yazılar şu gruplara ayrılır: Bilimsel Makaleler, Tarama ve Değerlendirme Makaleleri, Konferans Raporları, Toplantı Özetleri
 

Bilimsel Metinlerin Özellikleri

  • Anlatılanların kolay anlaşılabilmesi için temel bilgiler verilir.
  • Bilimsel metinlerde anlatılanları kanıtlama amacı vardır.
  • Açık ve yalın bir dil kullanılır.
  • Sözcükler gerçek anlamlarında kullanılır. Devrik cümlelere yer verilmez.
  • Bilimsel metinlerde verilen bilgilerin kaynakları dipnot ve kaynakçayla gösterilir.
  • Alıntı yapılan cümlenin kaynağı, alıntının bitiminde sıra numarası verilerek sayfanın altında verilir.
  • Çalışmada ele alınan konuyla ilgili daha önceki yayımlar ele alınır, çalışmanın gerekliliği ortaya konur.
  • Bilimsel araştırmada nasıl bir yöntem izlendiği, bu yöntemin niçin seçildiği belirtilir. Araştırmada ulaşılan ana bulgular ortaya konur ve araştırmanın sonuçları belirtilir.
  • Tarama ve değerlendirme makaleleri, daha önce yayımlanmış olan makalelerin değerlendirilmesi niteliğindedir,
    bundan dolayı özgün değildir.

 

Bilimsel Metin Örnekleri

Tarih Boyunca Atom Çalışmaları

Atom konusunda yapılan çalışmaların tarihi çok eskidir. Eski Yunan filozoflarından Leukippos ile Demokritos, günümüzden binlerce yıl önce, maddelerin çok küçük birtakım parçacıklardan meydana geldiğini ileri sürmüşlerdi. Bu parçacıklar, aralarında birleşerek maddeleri meydana getiriyorlardı. Ama bu varsayım, bilimsel bir varsayım olmaktan çok, bir felsefe doktrini idi. Bu konudaki düşünceler zamanla yavaş yavaş unutuldu. anmcak, aradan 2000 yıla yakın bir zaman geçtikten sonra bilginler, bu konuda yeniden araştırmalarda bulundular. Bunlardan İngiliz kimyacısı Dalton (1766-1844), 1803 te ortaya yeni bir atom teorisi attı. Dalton, bu kadarla da kalmadı, çeşitli maddelerin atom ağırlıklarını bularak bir de liste meydana getirdi. Bu konuda daha başka bilginlerin de çalışmaları sonucu Dalton un ortaya attığı esaslarda bazı yanlışlıklar bulunduğu görüldü. Fransız bilginlerinden Becoquerel in bazı atomlardaki ışıma özelliği demek olan radyoaktifliği keşfetmesi, bu alanda atılan adımların en önemlilerinden biri oldu. 20.ci yüzyılın başlarında büyük bilgin Einstein in atom enerjisinin büyüklüğünü belirtmesi, atom konusunda yapılan çalışmaların hızlanmasına yol açtı. İnsanlar, atomdaki korkunç enerjiden yararlanmak istiyorlardı. Atomda gizli bir enerji vardı. Bu enerji, iyi kullanıldığı takdirde, tıpkı elektrik enerjisi gibi bir güç elde edilebilirdi. 1919 da ilk olarak azot atomunun çekirdeği parçalandı. 1933 te suni radyoaktiflik keşfedildi. 1942 de ilk “Atom pili” yapıldı, bunu da 1945 te İkinci Dünya Savaşının son günlerinde ilk “Atom Bombası”nın patlatılması izledi. 1952 de patlatılan “Hidrojen Bombası” da artık atom gücünün gelecekteki günlük hayatımızda ne kadar etkili olabileceğini ispatladı. Günümüzde atomdan yalnız bir savaş silahı olarak yararlanılmıyor. Atom gücü ile işleyen denizaltılar, gemiler, trenler şimdiden ilerisi için büyük ümitler veriyor. O kadar ki yirminci yüzyılın ikinci yarısı için Atom Çağı diyebiliriz. Görülüyor ki atom ilmi bir harikalar alemidir ama asıl harika insan beyninin en güçlü mikroskoplarla bile görülemeyecek kadar küçük olan bu şeylerle uğraşması ve bu konuda belirli sonuçlara varmasıdır. Çevremizdeki cisimlerin yapısı bize katı, aralıksız ve dolgun gibi gözüküyor. Bilgin ise bunların büyük boşluklar içinde yüzen atomlardan ve bu atomların da, yine boşluklar içinde yüzen çekirdek ve elektronlardan meydana gelmiş olduğunu söylüyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir